Salı, Eylül 5

Tyranny



hep iyi olduğumuz, "seçilmiş kişi" olduğumuz, elimize kılıcımızı yeni alarak başlasak da sonunda ille de dünyayı kurtardığımız rpg'lerden sonra, bu sefer saf kötülüğün sözcüsü olarak oynadığımız oyun. bu farklılık benim hoşuma gitti, çoğu zaman alışkanlıktan merhametli olmaya kalksam da "unutma sen kötüsün" diye hatırlatıyorum kendime. masum sivillerin köylerini cayır cayır yakabilir, tutsakları zevkine öldürebilir, yüce kyros'a karşı gelen herkesi "niahahaha" gülüşleri eşliğinde yola getirebilirsiniz. sonuçta oyunun sloganı böyle. sometimes, evil wins. gerçi ille de kötü olmanız gerekmiyor. iyi de olabilirsiniz, veya kyros'a baş kaldırıp kendi kendinize de takılabilirsiniz. tüm bu seçimlere göre de harita ve oyun dünyası şekilleniyor tabii.


oyun çıkmadan önce göz attığım videolarından gördüğüm kadarıyla, obsidian'ın bir önceki oyunu pillars of eternity'nin neredeyse aynısı olacak diye bir tedirginlik vardı içimde. unity motorunu kullanması dışında pek bir benzerlik yok açıkçası. savaş mekanikleri benziyor tabii ki ama poe'de bir yerden sonra sıkıcı hale geliyordu savaşmak. tyranny'de biraz turn based gibi olmuş, recovery sürelerinin açık açık görülmesi ile birlikte daha rahat planlama yapabiliyorsunuz, poe'de her şey birbirine karışıyordu. ve skiller çok daha açık ve anlaşılır, daha kullanışlı. poe'de birçok skill'i kullanmıyordum bile. büyü sistemi ise harika. büyüleri istediğiniz kullanıma göre siz oluşturuyorsunuz. önce bir temel büyü scroll'u bulmanız gerekiyor, bunun üstüne mesela büyünün single target mı yoksa aoe mi olacağına karar veriyorsunuz, sonra da ister range'ini arttıyor, ister etkisini arttırıyorsunuz, bu bir örnek tabii, birçok varyasyon var. 




ve konu gerçekten ilgi çekici. bütün toprakları ele geçirmiş korkunç tiran kyros'un bir hizmetkarısınız, aslında ondan ziyade adalet sağlayıcı tunon'un sözcüsü sayılırsınız. bir fatebinder'sınız. kyros'un iki ordusu scarlet chorus ve disfavored sürekli kendi aralarında bir yarış halinde. bu orduların generalleri "yok sen daha başarısızsın, yok sen malsın, ben daha iyiyim" diye çocuk gibi ego savaşı yaptıklarında, "eeh eytere beah" diye araya giren siz oluyorsunuz. adalet sağlayıcı tunon'un sözcüsü olduğunuzdan da herkes sizden biraz çekiniyor. bu tiran kyros tam bir psikopat, isteklerine boyun eğilmediği zaman edict denilen felaketler yaratabiliyor. koca bir coğrafyayı ateşe veriyor, fırtınaya sebep oluyor vesaire. siz de fatebinder olarak bu edict'leri okuyan ve gerçekleşmesinde katkısı olan kişisiniz aynı zamanda. neyse, iki ordudan söz etmiştim, poe'de olmayan reputation sistemi ile bu orduların sempatisini ya da öfkesini kazanıyorsunuz, bu da yaptığınız eylemler, verdiğiniz kararlar ve bir kitap gibi yazılmış diyalog sistemi ile oluyor. bir noktadan sonra taraf tutmanız ve hangi ordu ile beraber çalışacağınızı seçmeniz gerekiyor. disfavored az ama öz adamdan oluşan disiplinli bir ordu. başındaki general sakallı makallı heybetli, kısacası ayı gibi bir adam, ismi graven ashe. scarlet chorus ise pek disiplinli değil ama hayvani büyüklükte bir ordu, genellikle işgal edilen yerlerdeki insanları zorla, işkenceyle, tehditle neyim aralarına katıyorlar ve eğitiyorlar. bunların başındaki general de voices of nerat isimli tuhaf, kafadan kontak bir adam. bu iki ordunun stratejileri, ideolojileri neyim farklı olduğundan iki general asla anlaşamıyor ve ikisi de aynı safta olduğu halde birbirleriyle savaşmak için can atıyorlar. oynayanların genelde disfavored'ı seçtiğini gördüm ama ben scarlet chorus'u seçtim. ordu dediğin kalabalık olur olm. neyse, reputation sisteminin olayı şu ki, gereken puanlara ulaştığınızda size çeşitli skiller sağlıyor. gereken puanlar derken, örneğin disfavored'a gıcık mısınız, doğal olarak diyaloglarda onları aşağılıyor, seçimlerinizde onları rezil ediyorsunuz diyelim, böyle böyle wrath puanları artıyor ve belli bir puana çıkınca - yani sizi bir kaşık suda boğacak hale geldiklerinde mesela- bir skill açılıyor. tam tersi de geçerli tabii, suyuna gittiğiniz topluluklardan da favor puanları geliyor. bunlar sadece topluluklarla sınırlı değil, partinizdeki companion'larınızda da aynı sistem var. onlarla olan ilişkinizde de favor-wrath yerine loyal-fear ikilisi var ve aynı şekilde puanlarla skill'ler açılıyor. ha burada roleplay biraz baltalanıyor tabii. yani istediğiniz bir skill'i açmak için sevmediğiniz adama yalakalık yapabiliyorsunuz çünkü. o yüzden ben o skill'lere hiç bakmıyorum ki roleplay'im etkilenmesin. "açılırsa kullanırım" kafasındayım yani. skill demişken, karakter gelişimi de poe'den oldukça farklı. skyrim gibi biraz. skyrim'deki gibi bir silahı kullandıkça o silaha dair skill puanınız gelişiyor. aynı şekilde dodge, parry, athletics gibi özellikler de öyle. ve bazı npc'lerden para karşılığı train olabiliyorsunuz.

oyunun edebi kısmına girmeye gerek bile görmüyorum, poe'de de harikaydı, obsidian bu konuda aşmış zaten. interaktif roman gibi oluyor çoğu zaman oyun. tasvirler, diyaloglar, karakterlerin mimiklerinin, vücut dillerinin anlatılışı... ve elbette karakterler de dopdolu, ilgi çekici.


özetle, poe'yi severek oynadıysanız bunu daha çok sevebilirsiniz. poe'yi sevdiyseniz ama bir zaman sonra özellikle combat baymaya başladıysa ve turn based sistemini seviyorsanız bunu daha çok seversiniz(dediğim gibi turn based değil ama poe'ye oranla turn based'e yakın). ama diablo tarzı hızlı ilerleyen, neredeyse hiç diyalog olmayan oyunları seviyorsanız, oyunlarda uzun uzun okuma yapmayı sevmiyorsanız size göre değil, yarım saatte sıkılırsınız.

bu arada, oyun çıktıktan sonra 3 gün loading ekranındaki not responding hatası sebebiyle oynayamadım. ticket neyim açtım, çözüm beklerken sistemimdeki bütün unity engine kullanan oyunlarda sorun olduğunu fark ettim. poe de yükleme ekranından sonra hata veriyordu, birkaç oyunda daha aynı şey oldu. unity ile sistemim arasında bir anda oluşan bu husumetin sebebini uzun uzun araştırıp bu konuda tek bir yazı bulabildim. aynı sorun birisine daha olmuş, bazı font dosyalarının bozulmasından kaynaklanıyormuş meğer. fix fonts folder diye bir programla bozuk fontları düzelttim, sonra unity yola geldi, sorun kalmadı. hani aynı saçmalığı yaşayan olursa diye yazayım dedim. bunun dışında yükleme ekranalarında ya da özellikle bazı haritalarda crash yaşayan birçok oyuncu varmış, herhalde patch gelecek, ama fullscreen'i kapatmak ve oyunu windows 7 uyumluluğuna getirip yönetici olarak çalıştırmak, oyuna girerken internet bağlantısını kapatmak gibi çözümler var. crash yaşayan varsa bunları deneyebilir.

bu da türkçenin can çekiştiği, rpg terimleriyle dolu oyun yazılarından bir diğeri oldu işte böyle.

Hiç yorum yok: